AYM’nin Artvin Bakır Madeni Projesine İlişkin Kararı: Başvurucuların Maden Arama Faaliyetleriyle İlgili Hazırlanan ÇED Olumlu Raporuna Yönelik İtirazlarının Yerel Mahkemece İncelenmemesi Özel Hayata Saygı Hakkının İhlali Sayılmıştır

Anayasa Mahkemesi, İnsan Hakları

Anayasa Mahkemesi (“AYM”) tarafından 20 Mayıs 2024 tarihli ve 32551 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2017/33865 başvuru numaralı ve 1/11/2023 tarihli karara (“Karar”) göre;

2/6/2015 tarihli ÇED olumlu kararına ilişkin yargılamada; başvurucuların taşıma kapasitesi 292 bin ton olan teleferik hattının, işletilmesi planlanan yıllık 500 bin tonluk rezervi taşıyamayacağına yönelik iddialarının değerlendirilmemesi sonucunda, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Karara göre;

  • Başvuru, çevresel etki değerlendirmesinin olumlu olduğuna ilişkin kararın iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
  • Artvin'in Cerattepe mevkiinde 1986 yılında başlayan maden arama faaliyetleri 2008 yılına kadar birçok aşamadan geçmiş, anılan faaliyetle ilgili olarak Artvin Valiliği Mahalli Çevre Kurulunca alınan 10/11/1995 tarihli ve 1995/4 sayılı karar[1] 13/2/1996 tarihli ve 22553 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
  • Artvin, Merkez Cerattepe mevkiinde Ö. İnşaat Tic. San. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Cerattepe Bakır Madeni Projesi ile ilgili olarak 18/7/2013 tarihinde çevresel etki değerlendirmesi[2] (“ÇED”) olumlu kararı verilmiştir.
  • Bu kararın iptali talebiyle açılan davada dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. 
  • Mahkemenin anılan kararı, Danıştay tarafından 26/4/2016 tarihli kararla onanmıştır. Onama kararında bilirkişilerin alınması gereken önlemler konusundaki görüşleri doğrultusunda yeniden ÇED raporu alınması gerektiği vurgulanmıştır.
  • Mahkemenin iptal kararıyla ilgili temyiz incelemesi sonuçlanmadan, Çevre ve Orman Bakanlığı (“Bakanlık”) tarafından yayımlanan ÇED Yönetmeliği Uygulamaları konulu 2009/7 sayılı mülga Genelge uyarınca bahse konu proje ile ilgili yeni bir ÇED süreci başlatılmıştır.
  • 2009/7 sayılı Genelge kapsamında yürütülen ÇED sürecinin sonucunda, yapılması planlanan Cerattepe Bakır Madeni, Kırma-Eleme Tesisi ve Teleferik Hattı Projesi'ne yönelik 2/6/2015 tarihli ÇED olumlu kararı verilmiştir.
  • Bu kararın iptali talebiyle açılan davada, bilirkişi heyeti tarafından; ÇED raporunun heyelan açısından tüm riskleri içerdiği ve bu risklere karşı alınacak önlemlerin ve tedbirlerin ÇED raporunda yer aldığı, projenin orman ekosistemi ve tarım arazileri üzerinde ciddi derecede olumsuz etkisi olmayacağı, faaliyet esnasında açığa çıkacak atık suların ekosisteme herhangi bir olumsuz etkisinin olmayacağı, önerilen yıllık 500 bin ton cevher üretiminin 292 bin ton taşıma kapasitesi olan teleferik hattı ile çıkarılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
  • Mahkeme; bilirkişi raporuna dayalı olarak 24/12/2014 tarihli iptal kararıyla ÇED raporundaki belli eksikliklerin ortaya konulduğunu ve bu minvalde 2009/7 sayılı Genelge'nin uygulanabileceğini, bu kapsamda yeniden düzenlenen ÇED raporunda daha önceki ÇED raporundaki olumsuzlukların ve eksikliklerin giderildiğini belirterek davanın reddine karar vermiştir.
  • Ayrıca Mahkeme projede önerilen yıllık 500 bin tonluk cevher üretiminin 292 bin ton taşıma kapasitesine sahip teleferik hattı ile taşınmasının teknik olarak mümkün görülmediğini, buna rağmen cevherin nakliyesi sırasında oluşması muhtemel tozların olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasıyla bu hususun bertaraf edilebileceğini belirtmiştir.
  • Bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunda davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına karar verilmiştir.
  • Nihai karar sonucunda AYM tarafından;
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (“AİHM”) bir kararına[3] göre; bir çelik fabrikasının neden olduğu ve civarda yaşayan nüfusun sağlığını tehlikeye düşüren hava kirliliğine ilişkin olarak yerel makamların kirli bir bölgenin arındırılmasını sağlama çabalarından istenen sonuçların alınamamasının özel hayata saygı hakkının ihlali anlamına geldiği,
  • Başvuruculardan Yeşil Artvin Derneği’nin tüzel kişiliğinin doğrudan etkilenmediği ve tüzel kişiliğe ilişkin bir hakkın ihlal edilmediği, dolayısıyla başvurucu Dernek yönünden başvurunun kabul edilemez olduğu,
  • Diğer başvurucuların iddiasına göre; 2009/7 sayılı Genelge'nin maden işletmeciliğiyle ilgili olmadığı, bu kapsamda yeniden hazırlanan ÇED raporunda ormana zarar vermemek için önerilen kapalı ocak işletmesinin suya zarar vermeyeceğine dair somut vaatlerin yer almadığı,
  • Anayasa’nın 56. maddesinde düzenlenen sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ortak koruma alanında bulunmamasından dolayı, Anayasa’nın fiziksel ve ruhsal bütünlüğün korunması ile ilgili hukuksal çıkarları ihtiva eden 17. maddesi, özel hayata ve aile hayatına saygıyı güvence altına alan 20. maddesi ve konut dokunulmazlığını düzenleyen 21. maddesi ile bağlantılı olarak değerlendirildiği,
  • AYM’nin görevinin, söz konusu çevresel rahatsızlığın nasıl sonlandırılacağı veya etkilerinin nasıl azaltılacağının bizzat belirlemek olmadığı, yargısal makamlar başta olmak üzere kamusal makamların konuya gereken özenle yaklaşıp yaklaşmadıklarını değerlendirdiği,
  • Artvin Valiliği Mahalli Çevre Kurulunun Resmî Gazete'de de yayımlanmış olan 10/11/1995 tarihli kararının ana hatlarıyla birçok çevresel olumsuzluğa işaret ettiği, yerel mahkemenin 24/12/2014 tarihli kararı ile maden faaliyetinin hayata geçirilmesi hâlinde yöre sakinleri açısından Artvin'in yaşam alanı olmaktan çıkacağının vurgulandığı,
  • 24/12/2014 tarihli iptal kararındaki maden faaliyetinin Artvin'i yaşam alanı olmaktan çıkaracağına ilişkin temel gerekçenin söz konusu iptal kararı sonrasında 2009/7 sayılı Genelge'nin uygulama alanı bulmasını engellediği, ÇED sürecinin bu genelge kapsamında ikmal edilerek değil baştan başlatılması gerektiği,
  • 1/6/2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda da projede yer alan teleferik hattına değinilmiş, yıllık 500 bin ton cevher üretiminin 292 bin ton taşıma kapasitesine sahip teleferik hattı ile çıkarılmasının mümkün olmadığı, bu konuda gerekli tedbirlerin alınması gerektiği vurgulandığı halde Mahkemenin başvurucuların teleferik hattıyla ilgili iddiasına karşılık somut bir gerekçeye yer vermediği,
  • Sonuç olarak; başvurucuların belirtilen iddia ve itirazlarının derece mahkemesi ve temyiz mercii tarafından özel hayata saygı hakkının gerektirdiği özende değerlendirilmediği, bu bağlamda uyuşmazlığın sonucuna etkili iddia ve itirazların tamamının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanmadığı

ifade edilmiş ve Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE karar verilmiştir.

AYM’nin söz konusu kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

Saygılarımızla,

Zümbül Hukuk ve Danışmanlık

info@zumbul.av.tr

 


[1]Söz konusu plânlanan madencilik faaliyetlerinin ele alındığı paneller öncesinde bölgede panele katılan Bilim adamlarınca bölgede incelemeler yapılmış ve panellerde ağırlıklı olarak bölgenin konumu, yapısı v.b. özellikleri nedeni ile madencilik faaliyetlerinin sürdürülmesi ile bölgenin çevresel değerlerinin olumsuz etkileneceği şeklinde görüş bildirmişlerdir.”

[2] “ÇED, kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinde kullanılan yöntemlerden birisidir. ÇED ile korunmaya çalışılan temel unsur, çevre ve bu çevredeki varlıklardır (AYM, E.200/99, K.2009/9, 15/1/2009).”

[3] Cordella ve diğerleri/İtalya (B. No: 54414/13 ve 54264/15, 24/1/2019)