SİGORTA TAHKİM YARGILAMASI VE SİGORTA HAKEM KARARLARINA KARŞI KANUN YOLLARI

Sigorta Hukuku

GİRİŞ

3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile sigorta hukukunda tahkim sistemi ilk defa düzenlenmiştir. Sigorta tahkim yolu ile sigorta ettirenler ve Sigorta Tahkim Komisyonu’na üye olan sigortacı kuruluşlar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olan sigorta tahkim yolu ile amaçlanmaktadır.

Sigorta tahkim yargılamasına ilişkin mevzuat düzenlemeleri; “Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik” ve “Sigorta Tahkim Usûlü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2009/1)”dir.

Bu yazımızda öncelikle, sigorta ve sigorta tahkimi hakkında bilgi verildikten sonra sigorta tahkim komisyonu nezdinde gerçekleştirilen tahkim başvuruları neticesinde verilen hakem kararlarına karşı gidilebilecek kanun yolları değerlendirilecektir.

 

  1. Sigorta Tahkimi

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu[1] (“Sigortacılık Kanunu”, “Kanun”, SK”) sigorta ettiren ve sigortacı arasında akdedilmiş sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olan tahkim yoluyla çözümlenmesi esasını içermektedir.

Sigortacılık Kanunu’nun ‘Amaçlar’ başlıklı 1. maddesinde Kanun’un amacına ilişkin olarak “sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir” hükmüne yer verilmiştir.

Kanun’un 30. maddesi gereğince “Sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya Hesaptan faydalanacak kişiler ile Hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulur. Sigortacılık yapan kuruluşlardan, sigorta tahkim sistemine üye olmak isteyenler, durumu yazılı olarak Komisyona bildirmek zorundadır. Sigorta tahkim sistemine üye olan kuruluşlarla uyuşmazlığa düşen kişi, uyuşmazlık konusu sözleşmede özel bir hüküm olmasa bile tahkim usûlünden faydalanabilir. (Ek cümle : 3/4/2013-6456/45 md.) İlgili mevzuat ile zorunlu tutulan sigortalardan kaynaklanan bu fıkra kapsamındaki uyuşmazlıklar için ilgili kuruluş sigorta tahkim sistemine üye olmasa dahi hak sahipleri bu bölüm hükümlerine göre tahkim usulünden faydalanabilir. …“

Sigorta hukukunda tahkim usulü SK’nın yanı sıra ikincil mevzuatta da düzenlenmektedir. Bu bağlamda, 2007 tarihinde kabul edilen ve aynı yıl yürürlüğe giren “Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik”[2] (“STY”) ve “2016/23 Sayılı Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik Uyarınca Sigorta Hakemlerinde Aranacak Mesleki Deneyim ile Sigorta Hakemlerine İlişkin Genelge” bulunmaktadır. Yönetmelikte en son 2016 yılında değişiklikler yapılmıştır. Ayrıca “Sigorta Tahkim Usûlü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2009/1)” bulunmaktaydı. Ancak anılan Tebliğ “Sigorta Tahkim Usûlü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ’in Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Tebliğ”[3] ile 2016 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.

Kanun maddesinin lafzından görülebileceği üzere sigorta tahkim yoluyla amaçlanan “sigorta sözleşmesinden veya Hesaptan faydalanacak kişiler ile Hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü” dür. Dolayısıyla uyuşmazlığın ya sigorta sözleşmesinden ya da Hesaptan kaynaklanması gerekmektedir.[4]

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun[5] 1401. maddesi uyarınca sigorta sözleşmesi, “sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir”. Sigorta sözleşmesinin taraflarını sigortacı ve sigorta ettiren oluşturmakta, sigorta sözleşmesi için mevzuatta kanun lafzında açıkça görülebileceği üzere herhangi bir şekil şartı öngörülmemektedir.

 

  1. Sigorta Tahkim Komisyonu

Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla 2008 yılında Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde “Sigorta Tahkim Komisyonu” (“Komisyon”) oluşturulmuştur. Türk sigorta hukukunda tahkim Sigorta Tahkim Komisyonu yapısı altında “kurumsal tahkim”[6] esası kabul edilmektedir.

Komisyon, bir Müsteşarlık temsilcisi, iki Birlik temsilcisi, bir tüketici derneği temsilcisi ile Müsteşarlıkça belirlenecek bir akademisyen hukukçu temsilcinin katılımı ile teşekkül etmektedir. Müsteşarlık temsilcisinin asgarî on yıl kamu hizmetinde çalışmış, sigortacılık alanında deneyim sahibi ve en az daire başkanı seviyesinde olması; Birlik temsilcilerinin de 4 üncü maddede genel müdür yardımcısı için öngörülen şartlara sahip olması gerekir. Tüketici derneği temsilcisi ise Türkiye çapında en fazla üyeye sahip tüketici derneğinin önereceği üç aday arasından Müsteşarlıkça seçilir. Komisyon kendi içinden bir Başkan seçer. Komisyonda kararlar üye tamsayısının salt çoğunluğu ile alınır. İki yıl için seçilen Komisyon Başkan ve üyelerine, kamu iktisadî teşebbüsleri yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen aylık ücret ve diğer ödemeler tutarında ücret ödenir.

 

  1. Sigorta Tahkim Sistemine Üyelik

Sigorta tahkim yoluna başvurulabilmesi için öncelikle sigorta tahkim sistemine üye olunması gerekmektedir. Sisteme üye olunması ile birlikte Komisyon nezdindeki tahkim sisteminin yargı yetkisi kabul edilmiş olmaktadır.[7] Sigorta tahkim sistemine “sigortacılık faaliyetinde bulunan kuruluşlar” üye olabilmektedir (SK m. 30/I, 258). Bu kuruluşlar “sigorta şirketleri” başka bir ifade ile “sigortacı”lardır.[8]

Sigortacılık yapan kuruluşlardan, sigorta tahkim sistemine üye olmak isteyenler, durumu yazılı[9] olarak Komisyona bildirmelidirler.[10] (SK m. 30/I) Bu hükümden açıkça tespit edilebileceği üzere, SK’nın 30. maddesine göre sigorta hukukunda tahkim, zorunlu tahkim olmayıp, ihtiyari, diğer bir deyişle ile başvurulması tarafların isteğine bağlı bir tahkim yoludur. Nitekim anılan maddede sigortacılık yapan kuruluşların sisteme katılmaları, onların isteğine bağlı tutulmaktadır.[11]

 

  1. Sigorta Tahkiminin İhtiyari Niteliği

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 03/06/2007 tarihi ile düzenlenen tahkim usulü zorunlu olmayan isteğe bağlı tahkim usulüdür. [12] Zira tahkime başvurudan sonra taraflara adli yargı yolu kapanmamıştır. Taraflar uyuşmazlığın çözümünde adli yargı merciine başvurma ya da tahkim yoluna gitme konusunda özgürdür. [13]

Sigorta tahkimine başvurmak için sigorta sözleşmesinde tahkim şartının bulunmasına gerek bulunmamaktadır. Sigorta şirketinin komisyona üye olması halinde sigorta tahkim yoluna gidilebilecektir. Sigorta şirketinin komisyona üye olmaması halinde bu halde tahkim yargılamasına tabi olmayacaktır. Zorunlu sigortalar bakımından ise bu hususta ayrı bir düzenleme yapılmıştır. Zorunlu sigortalarda sigorta kuruluşu komisyona üye olmasa dahi hak sahibi tahkim sisteminden faydalanabilecektir. [14] Sigorta tahkimi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) kapsamında düzenlemiş olan tahkim düzenlemesinden farklıdır. Zira sigorta tahkimine başvuru yapılması için taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme ya da sözleşme içinde geçen bir tahkim şartına ihtiyaç yoktur. Sigorta şirketinin komisyona üye olması yeterlidir.

 

  1. Sigorta Tahkim Yargılaması

Sigortalının, lehtarın veya sorumluluk sigortalarında zarar gören kişinin Komisyon’a doğrudan başvurusu esastır. Ancak sigortalının kendisini temsil eden bir avukat aracılığıyla da tahkim komisyonu nezdinde tahkim başvuru gerçekleştirmesi mümkündür.

Başvuru Komisyon’un merkezine ya da başvuru yapan kişinin ikametgâhının bulunduğu ya da rizikonun gerçekleştiği yerdeki büroya yapılmaktadır. Uyuşmazlık başvurularında, başvuru formu, uyuşmazlığa ilişkin bilgi ve belgeler ile başvuru ücretinin yatırıldığına dair belgenin yer alması gerekmektedir (STY m. 16/I). Komisyon’a yapılan başvuru tarihinde sigorta tahkiminde davanın açıldığı kabul edilmektedir.[15] Başvuru üzerine uyuşmazlığın hayat veya hayat dışı sigortalarından hangisine girdiğine karar verilerek, uyuşmazlığa ilişkin dosya bu konudaki uzmanlığına göre ilgili raportöre havale edilmektedir (STY m. 16/ II).

Sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin Komisyon’a başvurusu, öncelikle raportör tarafından incelenmektedir (SK m. 30/XV). Raportör incelemesi, başvurunun şekli şartları taşıyıp taşımadığına ilişkindir.[16] Raportörler, öncelikle sigorta şirketinin sigorta tahkim sistemine üye olup olmadığını tespit etmektedir. Daha sonra dosya üzerinde şu hususları dikkate alarak ön inceleme yapmaktadır:

  • Sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruların yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığının ya da sigortacılık yapan kuruluşun on beş gün içinde cevap vermediğinin değerlendirilmesi (STY m. 16/II,a).
  • Uyuşmazlığın mahkemeye, HMK’ya göre tahkime ya da Tüketici Sorunları Hakem Heyetine intikal edip etmediğinin ilgilinin beyanı esas alınarak tespiti (STY m. 16/II,b).

Raportörler en geç on beş gün içinde incelemelerini tamamlamak zorundadır (SK m. 30/XV; STY m. 16/VI). Yapılan ön inceleme sonucunda dosyanın Komisyon tarafından değerlendirmeye alınamayacağı anlaşılırsa durum ilgiliye derhal bildirilerek başvuru ücretinin yüzde doksanı başvuru sahibine iade edilmektedir (STY m. 16/III). Aynı şekilde raportör incelemeye başlamadan önce başvurunun geri çekilmesi halinde de başvuru ücretinin yüzde doksanı iade edilmektedir (STY m. 16/IV).[17]

Sigorta tahkim usulünde hakemlerin atanması taraflardan bağımsız olup hakemler, Komisyon tarafından sigorta hakem listesinden seçilmektedir. Uyuşmazlık konusu miktarın, 15.000 TL ve üzerinde olduğu durumlarda heyet oluşturulması zorunludur.

SK’da hüküm bulunmayan hallerde HMK hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir. (Sigortacılık Kanunu m. 30/23)

Hakemler, sadece kendilerine verilen dosya/evrak üzerinden karar vermekle birlikte (SK m. 30/XV) hakemlerin duruşma yapmalarına bir engel bulunmamaktadır.[18] Yargıtay kararlarında hakemlerin duruşma yapmalarının zorunlu olduğu belirtilmektedir.[19] Aynı şekilde bazı yazarlar tahkim yargılaması sırasında, hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmesi gerektiğini ileri sürmektedirler.[20] Duruşmanın zaman alması nedeniyle, sadece ihtiyaç görülen hallerde duruşma yapılması gerektiği de bazı yazarlar tarafından ifade edilmektedir.[21] Ancak uygulamada genellikle duruşma yapılmaktadır.[22]

STY’nin 16. maddesinin XII. fıkrası gereğince hakem veya hakem kurulu çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilmektedir. Bilirkişiler, Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar çerçevesinde Komisyon Müdürü tarafından oluşturulan bilirkişi listesinden seçilmektedir.[23] (STY m. 16/XII). Hakemler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleri, bilirkişilere de uygulanmaktadır (STY m. 16/XII).

 

  1. Komisyon Kararlarına Karşı Kanun Yolları

SK’nın 30. maddesinin XII. fıkrası gereğince komisyon kararlarına karşı iki dereceli kanun yolu öngörülmektedir. Öncelikle 15.000 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Ancak 15.000 TL ve üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlar üzerine Komisyon nezdinde itiraz yoluna başvurulabilmektedir. İtiraz edilmemesi durumunda ise anılan kararlar kesinleşir. 15.000 TL ve üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlara itiraz edilmiş ise itiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Ancak uyuşmazlık 238.730 TL ve üzerinde ise itiraz üzerine verilen kararlar için temyiz kanun yoluna başvurulabilmektedir.

İtiraz üzerine hakem kararının icrası durmaktadır (SK m. 30/XII). İtirazın değerlendirmeye alınmasına bir engel bulunmadığı takdirde, itirazın çözümü için hakem heyeti oluşturmak amacıyla Komisyon tarafından itiraz hakem listesinden -sıra usulüne göre- hakemler seçilmektedir (SK m. 30/XII, STY m. 16/A/II). Hakem heyeti derhal taraflara bildirilmektedir (STY m. 16/A/ III). “İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilmelidir” (SK m. 30/XII). Dolayısıyla itiraz hakem heyeti yeni bir karar vermektedir. [24]“İtiraz üzerine verilen karar kesindir” (SK m. 30/XII).

Her ne kadar itiraz hakem heyetinin verdiği kararlar kesin ise de 238.730 TL üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyiz kanun yoluna başvurulabilmektedir (SK m. 30/XII, c. 10). HMK gereğince de miktar veya değeri 238.730 TL’yi geçen davalarda temyiz kanun yoluna başvurulabilmektedir (HMK m. 362/I, a).

Öğreti ve uygulamada söz konusu düzenlemenin istinaf mahkemelerinin göreve başlamasından önce yapıldığı, bu nedenle kararların istinaf kanun yoluna taşınabileceği hususunda tartışmalar yaşanmıştır. Yaşanan tartışmalara ise 19/06/2020 tarih, 2019/4 esas, 2020/1 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 20/07/2016 tarihinden sonra verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulacağı belirtilerek son verilmiştir.[25]

Temyiz süresi HMK’nın 361. maddesi gereğince bir aydır. Ayrıca uyuşmazlık miktarı önem arz etmeksizin “tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükârda temyiz yolu açıktır” (SK m. 30/XII). Temyize ilişkin usul ve esaslar hakkında HMK uygulanmaktadır (SK m. 30/XII). Hakem kararlarının Yargıtay tarafından bozulması durumunda, eski hakemler veya Komisyon tarafından seçilecek yeni hakemler tarafından yargılama devam etmekte[26] ve yeni bir tahkim süresi belirlenmektedir.[27] Hakemler bozma kararına karşı direnememektedirler.[28]

 

SONUÇ

SK’nın getirdiği ihtiyari tahkim sistemi ile sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya Hesaptan faydalanacak kişiler ile Hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amaçlanmaktadır.

Sigorta hakem kararlarına karşı iki dereceli kanun yolu öngörülmektedir. 15.000 TL ve üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlar üzerine Komisyon nezdinde itiraz yoluna başvurulabilmektedir. Ayrıca uyuşmazlık 238.730 TL ve üzerinde ise itiraz üzerine verilen kararlar için doğrudan “temyize” gidilebilmektedir. Kanun yolları bakımından SK’nın özel nitelikli kanun olduğunu ve bu nedenle HMK’da düzenlenen “iptal” veya “istinaf” yoluna başvurulamayacağı görüşü doktrinde mevcut olmakla birlikte 19/06/2020 tarih, 2019/4 esas, 2020/1 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 20/07/2016 tarihinden sonra verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulacağı belirtilerek bu yöndeki tartışmaya son verilmiştir.

 

KAYNAKÇA

 

Arş. Gör. Dr. Tuğçe Nimet YAŞAR: Sigorta Hukukunda Tahkim, TAAD Yıl: 9 Sayı: 30 (Ekim 2018) s. 211-240 <https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/980757>

 

ATAMAN-FİGENMEŞE, İnci: “Hakem Kararlarının İptali Kararlarına Karşı İstinaf Yoluna Başvurmadan Doğrudan Temyiz Yoluna Başvurulup Başvurulamayacağı Sorunu ve Soruna İlişkin Güncel Gelişmeler”, MHB 2017, C. 37, S. 2, s. 1004- 1037.

 

KURU, Baki/ARSLAN, Ramazan/YILMAZ, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 23. Baskı, Ankara 2012.

 

KURU, Baki: İstinaf sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, İstanbul 2016.

 

ÖZDAMAR, Mehmet: “Alman Hukukunda Sigorta Ombudsmanlığı”, Batider 2008, C. XXIV, S. 3, s. 309-328 (Anılış: Özdamar, Ombudsmanlık). ÖZDAMAR, Mehmet: “Sigorta Hukukunda Uyuşmazlıkların Çözümünde Tahkim Sistemi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVII, Y. 2013, S. 1-2, s. 831-855 (Anılış: Özdamar, Tahkim).

 

ULAŞ, Işıl: “Sigortacılıkta Tahkim”, Batider 2007, C. XXIV, S. 2, s. 239-266.

 

UMAR, Bilge: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2014.

 

YEŞİLOVA ARAS, Ecehan/YEŞİLOVA, Bilgehan: “Sigortacılık Tahkimi – Sigorta Tahkim Usulü ve Ayırdedici Özellikleri”, Yaşar Üniversitesi E-Dergisi 2013, Aydın Zevkliler’e Armağan, Sayı: 8, s. 275-380.

 

 

 

 


[1] RG. 14.06.2007, S. 26552

[2] RG. 17.08.2007, S. 26616.

[3] RG. 19.01.2016, S. 29598.

[4] Yeşilova Aras/Yeşilova, s. 292.

[5] RG. 14.02.2011, S. 27846.

[6] Kurumsal tahkim – ad hoc tahkim ayrımı için bkz. Şanlı, C./Esen, E./Ataman Figanmeşe, İ.: Milletlerarası Özel Hukuk, 5. Baskı, İstanbul 2016, s. 590 para. 306 vd.

[7] Yeşilova Aras/Yeşilova, s. 294.

[8] Bozer, s. 32; Kender, R.: Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, İstanbul 2013, s. 34; Yeşilova Aras/Yeşilova, s. 278

[9] Ulaş’a göre yazılı başvuru, geçerlilik değil bir ispat koşuludur. Sigorta kuruluşu yazılı başvuru haricindeki tüm koşulları yerine getirmişse, sisteme üye kabul edilmelidir. Bkz. Ulaş, s. 248.

[10] Sigorta kuruluşları Komisyona üye olarak, bir bakıma, Komisyon kararlarına uyacaklarını da tekeffül etmiş olmaktadırlar. Bkz. Özdamar, Ombudsmanlık, s. 324; Alman Sigorta Ombudsmanlığı Derneği Tüzüğü m. 5/II.

[11] Bu yönde Ulaş, s. 240 ve 248; Yeşilova Aras/Yeşilova, s. 288. Özdamar’a göre sistemi tamamen ihtiyari tahkim olarak nitelendirmek doğru olmayacaktır. Yazara göre, sisteme üyelik ihtiyari olmakla birlikte, sisteme üye olduktan sonra sigortacılık yapan kuruluşların tahkim başvurularını reddedememeleri, sistemin “karma yapıya sahip olduğu izlenimini doğurmaktadır”. Bkz. Özdamar, Tahkim, s. 840; aynı yönde Karasu, s. 53 vd. Ulusoy ise sigorta tahkim sistemini “nispi zorunlu tahkim” olarak nitelendirmektedir. Nitekim tahkime gidilmesi “taraflardan sadece birisinin rızasına bağlı”dır. Bkz. Ulusoy, s. 237 ve 239 vd.

[12] ( Kayıhan, Bağcı, 2018, s. 277).

[13] ( Yıldız, 2022, s. 619).

[14] ( Kayıhan, Selanik, 2020, s. 65; Kayıhan, Bağcı, 2018, s. 278).

[15] Ulaş, s. 255

[16] Kurt Konca, s. 1358.

[17] Ulaş, s. 255

[18] Ulaş, s. 256; Özcan, s. 30.

[19] Ulaş, s. 256; Öztek s. 233; Y. 11. HD, 05.05.1994, E. 1994/6433, K. 1994/4604.

[20]Kurt Konca, s. 1361, dn. 41.

[21] Kurt Konca, s. 1362.

[22] Öztek, s. 232.

 

[24] Yeşilova Aras/Yeşilova, s. 366

[25] Çakan, 2020, s. 115).

[26] bkz. Öztek, s. 247.

[27] Bkz. Öztek, s. 246.

[28] HGK. 25.01.2006, 2005/15-728 E., 2006/1 K