Ön Alım Hakkına Dayalı Olarak Taşınmazın Tesciline Hükmedilen Mahkeme Kararının İcra Edilmemesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

Şahıs Hukuku, Anayasa Mahkemesi

Ön alım hakkına dayalı olarak taşınmazın tesciline hükmedilen mahkeme kararının icra edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin, 2018/37136 başvuru numaralı ve 28 Aralık 2021 karar tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı, 2 Şubat 2022 tarihli ve 31738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Başvurucular, mahkemenin bir hâkiminin verdiği kararın diğer hâkim tarafından tanınmamasının hukuk devleti ilkesini ihlal ettiğini belirtmiştir. Başvuruculara göre 5403 sayılı Kanun'un 8/İ maddesinde düzenlenen ön alım hakkından yararlanmak için daha önce dava açılması kimseye üstün bir hak bahşetmemektedir. 4721 sayılı Kanun'un 705. maddesi uyarınca mahkeme kararıyla tescile hükmedilen hâllerde mülkiyetin tescilden önce kazanılacağını vurgulayan başvurucular, hükümle birlikte kazandıkları mülkiyet hakkının yok sayılmasının Anayasa'nın 35. maddesi ile 138. maddesinin son fıkrasına aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucular ayrıca kesinleşmiş mahkeme kararlarının bağlayıcı olmasına rağmen Tapu Müdürlüğünün Asliye Hukuk Mahkemesi kararını icra etmediğini ifade etmişlerdir.

Somut olayda mülkiyet hakkı yönünden şikâyet edilen temel husus tescil hükmünün icra edilmemesidir. Mahkeme kararıyla tescile hükmedilen hâllerde tescil kazandırıcı değil açıklayıcı nitelikte olsa da tescil işlemi gerçekleşmeden başvurucuların taşınmazları üzerinde tasarrufta bulunmaları ve taşınmazlarına erişmeleri mümkün olmamaktadır. Tescil talebinin reddedilmesiyle başvurucuların mülklerine erişimin engellendiği gözetildiğinde müdahalenin mülkten barışçıl yararlanma şeklindeki birinci kural kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir.

Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, davada verilen ihtiyati tedbir kararının dava açan başvuruculara üstün bir hak tanıdığı ve başvurucular lehine tescil kararı verilmesini engellediği düşünülmüştür. Anayasa Mahkemesinin Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesine göre; karar verildikten sonra Asliye Hukuk Mahkemesinin Tapu Müdürlüğüne gönderdiği idari bir yazıyla kararının yanlış olduğunu ima etmesi ve kararın uygulanmamasını Tapu Müdürlüğünden istemesi Anayasa'nın 138. maddesiyle uyumlu olmadığı gibi ciddiyetle de bağdaşmamaktadır ve hukuken hatalı bile olsa kanunda öngörülen usullere uygun olarak ortadan kaldırılmadıkça mahkeme kararının icrası zorunludur.

Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesine göre; üçüncü kişilerin haklarının zedeleneceği düşüncesi de Asliye Hukuk Mahkemesinin kararın icra edilmemesi yönünde Tapu Müdürlüğüne talimat vermesini haklılaştırmamaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesinin her iki davayı birlikte değerlendirmesi ve bundan sonra karar vermesi adaletin iyi yönetimi ve usul ekonomisi açısından uygun olurdu. Ancak Asliye Hukuk Mahkemesi dosya yönetimindeki bu ihmal ve başarısızlığını hiçbir kanuni temele dayanmaksızın kararın icrasını durdurarak gidermeye çalışmış, böylece lehlerine verilmiş bir mahkeme kararının icrası hakkından başvurucuları mahrum bırakmıştır.

Bu değerlendirmeler ışığında, Anayasa Mahkemesi tarafından; başvurucular lehine verilen tescil kararının icra edilmemesinin Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında yer alan mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ve gecikmeksizin yerine getirilmesi gerektiği güvencesine aykırı olduğu, dolayısıyla Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.

Konuya ilişkin Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Kararının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Saygılarımızla,

Zümbül Hukuk ve Danışmanlık

info@zumbul.av.tr