Avrupa Komisyonu Ticari İşlemlerde Geç Ödemeyle Mücadeleye İlişkin Tüzüğü Sunuyor

Avrupa Komisyonu ("Komisyon") Avrupa'daki ticari işlemlerde geç ödeme sorunuyla mücadele etmek üzere harekete geçti ve bu sorunu ele almak üzere, 2011 tarihli mevcut yönergeyi revize eden bir tüzük teklif edildi. 

Geç Ödeme Direktifi tarafından yapılan revize çalışması, 'Dijital Çağa Uygun Bir Avrupa' hedefi altında Avrupa Komisyonu 2023 çalışma programına dahil edildi. Revizyon, ilgili tüm aktörlerin (kamu makamları, büyük şirketler ve KOBİ'ler) ödeme disiplinini geliştirmek ve şirketleri, ticari işlemlerdeki ödeme gecikmelerinin olumsuz etkilerinden korumak amacıyla konuyla ilgili eksiklikleri ele almaktadır.

1. Komisyon ticari işlemlerde geç ödemelerle mücadele için neden yeni kurallar öneriyor?

Yapılan geç ödemeler, KOBİ'ler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Geç ödemelerin temel nedenlerinden biri, büyük veya daha güçlü bir müşteri (borçlu) ile daha küçük bir tedarikçi (alacaklı) arasındaki pazarlık gücündeki asimetrilerdir ve bu durum genellikle tedarikçilerin adil olmayan ödeme hüküm ve koşullarını kabul etmek zorunda kalmasıyla sonuçlanır.

Komisyon, yapılan revize çalışması ile ticari işlemlere adalet getirmeyi, KOBİ'lerin ve tedarik zincirlerinin dayanıklılığını artırmayı, dijitalleşmenin daha yaygın kullanımını teşvik etmeyi ve girişimcilerin finansal okuryazarlığını geliştirmeyi amaçlamaktadır.

2. İşletmeler ve KOBİ'ler geç ödemelerden nasıl etkileniyor?

Avrupa Birliği'nde gerçekleştirilen, özellikle kriz ve ekonomik çalkantı dönemlerde, ticari işlemlerde ortalama olarak her iki faturadan biri geç ödenmektedir. Faaliyetlerini sürdürebilmek için düzenli ve öngörülebilir nakit akışına ihtiyaç duyan KOBİ'ler, geç ödeme riskine ve bunun zarar verici etkilerine karşı daha savunmasızdır.

Yapılan geç ödemeler; işletmelerin rekabet gücünü azaltmakta, finansman maliyetlerini artırmakta ve şirketlerin cazip iş veya yatırım fırsatlarından, örneğin yeşil ve dijital dönüşümlere yatırım yapmaktan vazgeçmelerine neden olmaktadır. 

Ödeme gecikmelerinde gerçekleşecek bir günlük azalma, AB şirketlerinin toplam nakit akışını %0,9 oranında artıracak ve finansman maliyetlerinde 158 milyon Avro tasarruf sağlayabilecektir.

3. Komisyon neden hâlihazırda var olan Geç Ödeme Yönergesini gözden geçirmeye karar verdi?

2015'ten bu yana Komisyon tarafından yürütülen çeşitli çalışma ve değerlendirmelerin yanı sıra Avrupa Parlamentosu'nun 2019 Kararı ve Geleceğe Uyum Platformu'nun 2021 Görüşü, ticari işlemlerde geç ödemelerle mücadeleye ilişkin mevcut AB mevzuatının sorunun üstesinden gelmek için yeterli olmadığını ortaya koymuştur. 

Bu analizler; mevcut yönergede önleyici tedbirlerin ve etkili uygulamanın yanı sıra KOBİ'lerin kolayca erişebileceği telafi mekanizmalarının bulunmaması gibi eksiklikler olduğunu tespit etmiştir.

Buna ek olarak analizler, yönergenin düzgün bir şekilde uygulanmasının bazı belirsiz kavramlar ve işletmeler arası işlemlerde azami ödeme süresinin olmaması nedeniyle engellendiğine işaret etmektedir. Komisyon, bu eksikliklerin giderilmesi amacıyla kuralları gözden geçirmeye karar vermiş ve Geç Ödemeler Tüzüğü için bir teklif sunmuştur.

4. Geç Ödeme Tüzüğü teklifinin mevcut Geç Ödeme Yönergesine kıyasla getirdiği yenilikler nelerdir? 

Yönergenin aksine, tüzükler doğrudan uygulanabilir ve AB genelinde aynı hükümleri ortaya koyar; böylece bu durumdan özellikle AB'de sınır ötesi ticarete dayanan işletmeler yararlanır.

Teklif; azami ödeme süresi şeklinde geç ödeme uygulamalarını önlemek için daha katı ve daha düzenli tedbirler getirmekte, tahakkuk eden faiz ve tazminat ücretlerinin ödenmesinin otomatik hale getirilmesini sağlamakta ve alacaklıları olması gerektiği gibi ödeme yapmayanlara karşı korumak için yeni uygulama ve tazminat tedbirleri ortaya koymaktadır.

5. Teklif edilen tüzük, yasal ödeme sürelerini nasıl değiştiriyor?

Halihazırda mevcut olan yönerge, 30 günlük bir ödeme vadesi öngörmektedir. Ancak, bu süre "alacaklı için büyük ölçüde haksız değilse" 60 gün veya daha fazla bir süreye uzatılabilir. Uygulamada, etkili bir azami ödeme süresinin bulunmaması ve yönergedeki "büyük ölçüde haksız" tanımındaki belirsizlik, daha küçük alacaklılara genellikle 120 gün veya daha uzun ödeme sürelerinin dayatıldığı bir duruma yol açmaktadır.

Tüzük teklifi, mevcut hükümleri düzenlemekte ve kamu kurumları ile işletmeler arasındaki işlemler dahil olmak üzere tüm ticari işlemler için 30 günlük tek bir azami ödeme süresi getirmektedir. Bu süre AB genelinde aynı olacaktır. Taraflar 30 günü aşmadığı sürece herhangi bir ödeme süresini müzakere edebileceklerinden sözleşme özgürlüğü korunmaktadır. Teklif, yasal bir kesinlik sağlamak amacıyla ulusal mevzuatta yer alan daha kısa ödeme sürelerini etkilememektedir. 

Yönergenin aksine teklif aynı zamanda muğlak "büyük ölçüde haksız" kavramını ortadan kaldırmakta ve bunun yerine iyi tanımlanmış haksız ödeme koşulları ve uygulamalarının bir listesini getirmektedir.

Tüzük ilk kez, mal ve hizmetlerin tespitine yönelik doğrulama prosedürleri için bir sınır önermektedir. Bunlara yalnızca sözleşmenin özel niteliği nedeniyle gerekli olması ve 30 günü geçmemesi halinde izin verilecektir. 

6. Borçlular tarafından ödenecek faiz ve tazminat ücretlerine ilişkin yeni kurallar nelerdir?

Yeni kurallara göre, borcun ödenmesine kadar faiz ödenmesi otomatik ve zorunlu hale getirilecektir. Yeni teklif uyarınca alacaklı, geç ödeme olması halinde faiz talep etme hakkından feragat edemez. Aksine bir sözleşme hükmü veya uygulama hükümsüz ve geçersiz sayılacaktır. Dolayısıyla alacaklıların, borçlular geç ödeme yaptıklarında faizin ödenmesine dair talep yükü ortadan kalkacaktır.

7. Yeni Tüzük ile kuralların uygulanması nasıl iyileştiriliyor?

Teklif uyarınca üye devletler, kuralların uygulanmasını izlemek ve sağlamak üzere icra makamları kuracaklardır. Bu makamlar şikâyetleri alma, soruşturma başlatma ve geç ödeme yapanlara karşı etkili, orantılı ve caydırıcı yaptırımlar uygulama yetkisine sahip olacaktır. Üye devletler, borçlu ve alacaklı arasındaki sözleşmeye dayalı ilişkiyi korumak ve kuralların düzgün bir şekilde uygulanmasını sağlarken taraflar arasındaki ödeme anlaşmazlığına hızlı bir çözüm sağlamak için alternatif anlaşmazlık çözümünün gönüllü olarak kullanılmasını teşvik etmelidir.

8. Bu teklifin işletmelere ve KOBİ'lere nasıl bir fayda sağlaması bekleniyor?

Zamanında ödeme KOBİ'lerin finansmanında en hızlı, en basit ve en etkili yöntemdir. Bu teklif ile likiditenin reel ekonomiye ve doğrudan işletmelerin ve KOBİ'lerin eline geçmesini sağlamak amaçlamaktadır. Geç ödemelerin azaltılması, her gün için toplam nakit akışında yaklaşık %0,9'luk bir artış sağlamaktadır.

Bu teklif; AB genelinde kuralları düzene sokan, belirsizlikleri ortadan kaldıran, geç ödeme yapıldığında KOBİ'lere haklarını talep etme yetkisi veren ve kurallara uyulmasını sağlamak için uygulama ve telafi mekanizmaları oluşturan daha güçlü bir çerçeve ortaya koymaktadır. 

Ödemelerin zamanında yapılmasıyla şirketler her yıl, şu anda borçluları takip etmek için kaybedilen en az beş iş gününden, 340,2 milyon iş saatinden veya tüm AB ekonomisi için yaklaşık 9 milyar Euro’dan tasarruf edecektir. Alternatif anlaşmazlık çözümü mekanizmalarının kurulması, şirketlerin müşterileriyle olan iş ilişkilerini korurken aynı zamanda açılmasına gerek kalmayan davalardan elde edilecek karla birlikte yılda en az 27 milyon Euro tasarruf etmelerini sağlayacaktır.

9. Teklif KOBİ'ler ve kamu makamları için yeni bir idari yük oluşturuyor mu? 

Teklif, ne işletmelere ne de kamu makamlarına yeni raporlama yükümlülükleri getirmektedir. Tüm işletmeleri etkileyen maliyetlerin çoğu bir defaya mahsus maliyetlerdir. Bunlar arasında standart faturaların yeni ödeme koşullarını yansıtacak şekilde güncellenmesi yer almaktadır. 

Kamu makamları ile ilgili maliyetler ise sınırlı ve orantılıdır. Kamu makamları, yaptırım ve arabuluculuk organlarını belirlemek ve işletmek için bazı maliyetlerle karşılaşacaktır, ancak bu maliyetler, ödeme disiplininin iyileştirilmesinin genel faydaları ile tatmin edici bir şekilde telafi edilecektir. Örneğin, geç ödemelerde beklenen genel azalma, daha az iflas ve kamu için daha az maliyet (ödenmemiş vergiler ve sosyal katkılar gibi) anlamına gelmektedir.

10. Teklifin uluslararası rekabet gücü üzerindeki etkisi nedir?

Dünya genelinde ticari işlemlerde düzenlenen faturaların %10'unun zamanında ödenmediği ve bunun da küresel ekonomiye her yıl 1 trilyon dolara mal olduğu tahmin edilmektedir. Kanada, ABD, Türkiye[1], Japonya, Yeni Zelanda, Avustralya ve İngiltere gibi birçok AB ortağı ülke, geç ödemelere ilişkin mevzuatı halihazırda uygulamaktadır. Bu nedenle, uluslararası işlemlerde şirketlerin AB dışı düzenlemelere atıfta bulunarak AB mevzuatını atlatma riski sınırlıdır.

11. Kuralların uygulanması ve ilerleme nasıl takip edilecek?

Tüzük ile birlikte Komisyon, tüzüğün yürürlüğe girmesinden itibaren dört yıl içerisinde uygulanmasına ilişkin rapor hazırlamakla yükümlü kılınmaktadır. Bu, bazı üye devletlerin kendi inisiyatifleriyle hazırladığı yıllık raporları ve kamu kurumlarının ödeme performansına ilişkin toplanan verileri tamamlayıcı nitelikte olacaktır.

Nihayetinde, yeni tüzük kuralları Avrupa Parlamentosu ve Konsey tarafından kabul edildikten sonra, ilgili aktörlerin bu kurallara uymak için gerekli adımları atmalarına olanak sağlamak amacıyla, tüzüğün yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra uygulanabilir hale gelecektir. Tüzüğün yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleştirilen ticari işlemlerin, temel sözleşmenin bu tarihten önce akdedilmiş olması durumu da dâhil olmak üzere, tüzük hükümlerine tabi olacağı unutulmamalıdır.

Teklifin tüm metnini (İngilizce) buradan ve Komisyon tarafından hazırlanan soru – cevap metnini (İngilizce) buradanbulabilirsiniz.

Saygılarımızla,

Zümbül Hukuk ve Danışmanlık

info@zumbul.av.tr

 

 

 


[1] Türk Ticaret Kanunu'nun Ticari Hükümlerle Yasaklanmış İşlemler ile Mal ve Hizmet Tedarikinde Geç Ödemenin Sonuçları başlıklı 1530. maddesi, ilgili AB Direktifi ile farklılık göstermektedir; zira Direktif kamu sektörüne ilişkin ödemeleri kapsarken, TTK hükmü yalnızca özel sektöre ilişkin düzenlemelerden oluşmaktadır.

TTK m. 1530’un ilgili fıkraları aşağıdaki gibidir:

(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.

d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre,  mal  veya  hizmetin  alınmasından  itibaren otuz  günü  aşıyor ve bu  durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.
(5) Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine ağır bir haksız durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme sıfatını taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz.